pazar günü, daha önce 2 kere gitmiş olmama rağmen nerede olduğunu tarif edemeyeceğim, ama kızılcahamam yolundan bi yerlerden gidildiğini bildiğim ışık dağı'na kaçtık.. trekkinge.. uzun, eski bir otobüs dolusu, tanıdık/tanımadık bi sürü insanla..
aşağıda gördüğünüz grubumuzun buçukluğunu dağ taş yürütecek halimiz yoktu heralde! buçukluk ve doğal olarak annesi-babası ile, grubun en tembelleri olarak ben ve şekerim "trekking neyimize, biz yaparız mangalımızı, etmizi yer, çimlere seriliriz" diyip, 4,5 kişi halinde gruptan ayrıldık.
ne yazık ki gitmeden önce hava durumunu dinlemeyi unutmuşuz; güneşli başlayan hava gösterdi azizliğini. sağnak yağmur altında, her 4,5 kişiye düşen 1 şemsiyeyle ve 2 kişilik ufak bir çadırla kalakaldık ortada. ama bir kere o etler alınmıştı, o çıralar hazırlanmıştı ve o mangal yapılmalıydı! şemsiyemizi mangala, çadırımızı da grubun buçukluğu ve annesine tahsis edip, pirzolamız ve köftelerimizi, domatesimizi, biberimizi pişirdik ve hatta -bu ne azimdir- soğan ve patlıcanımızı bile közledik! pek bi komik, oldukça da ıslak bi mangal keyfi oldu, çok bi eğlendim ama..
sonuç olarak; azmin elinden hiçbir şey kaçmıyor arkadaşlar ve bi de etlere yağmur suyu karışınca daha bi tatlı oluyo sanki!?!
ben bu kadar azmi işime gücüme gösterseydim, şimdiye büyükelçi olurdum! :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder