evet, açtım blog sayfamı, yazasım var ama ne yazacağımı bilmiyorum. pek çok şey oldu geçen zamanda. ben yine pek çok fikirlere daldım, pek çok amaçlar belirledim hayata dair, pek çoğundan vazgeçtim, yanına pek çoklarını ekledim. pek çok şeye sevinip, pek çok şeye üzüldüm. benim gibi stabil olmayan bünyelerin yaşadığı klasik karmaşaları yaşamaya devam etmekteyim ama her zaman hayatta sahip olduklarım için şükran doluyum, şükredip yoluma devam etmekteyim.
köy evimize elektrik ve su bağlandığının ve evin hizmete açıldığının haberini de vereyim bu arada. bu, dingin olmayan ruh halimi dengelemek için aradığım sessizliği bana vereceğini umduğum için uzun süredir beklediğim bir şeydi. gidip gelmelerimiz başladı. hatta ufak bi programımız da var arkadaşlarla gece kalmalı. bahar gelsin de bahçesini çimlendirelim, ağaç, çiçek, böcekle uğraşalım istiyorum.
işyerimin aşırı yoğunluğundan da kısaca bahsedeyim. akşam ve haftasonu mesaileri tüm ihtişamıyla peşimde. ilk işe girdiğimde "yaşasın, artık iş dışındaki vaktimi istediğim şeyleri yapmaya ayırabileceğim" sevincim yalan olmuş durumda, çünkü iş dışındaki vakitlerim o kadar azadı ki! neyse, üzerinde çok durmayıp bakalım zaman ne gösterecek demeyi tercih edelim.
ananemi çok seviyorum bu arada. annemlerden dayımlara geçtiği için daha az görebiliyorum. geçen hafta ananemi görmek için dayımlara gittiğimde evde sadece doktor adayı kuzenim vardı, o da damarlar, organlar vesaire derken, kitaplara cebelleşme halinde odasında can çekişmekle meşguldü. tontiş ananeyle ben de, yengemin yaptığı börek ve tatlılarla çay keyfine daldık. sohbetin tadı, dışarıda yağan karı görmemle damağımda kaldı. şehirden oldukça uzakta, arabayla tek başına yolda kalmamak için ananemden planımdan biraz erken ayrılarak eve döndüm.
bugün cuma, haftanın en sevdiğim günü. teyzemler burda. yarın bulabilirsek bir soba alıp, onlarla köye gideceğiz, sobayı kurmaya çalışacağız. ben de biraz bisiklete binerim orda belki. dönerken de köydeki teyzeden süt alırız, akşama gerçek sütlü nescafe içeriz.
herkese iyi haftasonları! :)
4 yorum:
Evet hayat zilyon tane sorumlulukla dolu üstelik de bizim gibi hep dizginleri elinde tutmak isteyen, hep planlarıyla yaşayanlar için iyice ipe sapa gelmez bişey.
Ama olsun, bence biz doğru yolu bulduk. Köydeki evlere kaptırdık gönlümüzü, ki hayatın gerçekleri o evlerin bahçesini şenlendiren otun-çiçeğin kokusunda, gerisi yalan.
Öyleyse yaşasın soba, meyve kasasından yapılma sedir ve sütçü teyze, kahrolsun kuru fasulyenin pilav üzerindeki anormal baskısı!!!
O sobada ne kestaneler de ne güzel pişer şimdi... Şu modern dünyada o kadar şanslısınız ki sobalı bir eviniz olduğu için... Sağlıkla sürün keyfini...
soba kuruldu, ilk denememizi dün yaptık, gayet başarılıydı..
odun kokusu, kestaneler ve huzur bizi beklemekte... :)
bayan zuzu, teşekkürler..
.
Yorum Gönder