7 Eylül 2011

Bayram

Uzun süreden beri ilk defa bayramı memlekette (memleketlerde) geçirdik. Ne zamandır gitmek istiyorduk zaten, hava mis, tanıdıklar memlekette, işler de müsait olunca düştük yollara.


Önce kocamus'un memleketi; Kayseri, Pınarbaşı. Uzunyayla'da Pazarsu, Örenşehir, Aşağı Boran'a uğradık. Nefis çimenleri (ağaç yok, yeşil yok, kim ne derse desin.. :p), buz gibi geceleri var buraların. Ama içindeki insanlar sıcak ya, o yeter. Uzunyayla verimsiz toprakları yüzünden tarıma, ekim, dikime el vermeyen, yeterince getirisi olmadığı için hayvancılığın da terkedildiği bir yer. Ama bu sene, devletin verdiği 2 yıl ön ödemesiz, toplam 7 yılda geri ödemeli hayvancılık teşvikleriyle köydeki hanelerin çoğu inek almışlar. Hepsi heyecanla ineklerinin buzağılamasını bekliyorlar, sütlerini sağıyorlar. Sütleri değerlendirmek için bir mandıra da kuruluyor köyde, böylece ineklerin sütleri direk buraya satılacak, düzenli gelir elde edecek halk. Bizim gittiğimiz ev de kışın köyde olmamalarına rağmen 17 inek almışlar, bir çoban tutup baktıracaklar, kendileri de arada gidip gelip bakacaklarmış. Bu durumdan herkes memnundu; devlet yeniden hayvancılığı teşvik ettiği için, köylü Uzunyayla yeniden canlandığı ve kazanç elde edecekleri için, biz o sütlerle yapılan mis gibi ekmekler, yoğurtlar yediğimiz için.. :) Bizi çoook güzel ağırladılar, sonuçta, gittiğimize hem onlar mutlu oldu, hem biz mutlu olduk. Alp mutlu mesut kalmuk çaylarını topladı, ev halkı da halvane ve qoeyplıj'larımızı da yanımıza katıp yolladılar bizi.


Sonra benim taraf; Maraş, Göksun. Herkes ordaydı bir kere. Sevdiğim, özlediğim bi sürü kişi... En başta mini mini ananem vardı ki o başlı başına yeter zaten. Hal böyle olunca biz de it ayağı yemiş gibi gezdik köy köy. Kuzutepe, Saraycık, Karahmet, ve favorim Fındık'da fink attık. ( Fındık gibi bir hobbit köyünün barajın suları altında kalacak olması ne kadar üzücü..) Bir sürü ama bir sürü bayram ziyareti yaptık, bir sürü gelen giden oldu. Hepsiyle daha da bi şenlendim ben. Ramazan'dan çıkmış olmanın verdiği gazla her gece bir düğün olunca biz de birine iştrak etmeden olmazdı tabi. İyi ki de gitmişiz, bi sürü tanıdıkla karşılaştık, gecenin bi saatine kadar sohbet muhabbetin tadına doyamadık. Kuzutepe'de davetlere gittik, bahçelerinde 14 tane doğuran köpeğin yavrularının kaçırdığı ayakkabılarımızı aradık.. :) Göksun'da bir eksiğimiz ateş başında mısırdı, bir de orda olamayanlar; asker Halukum, Alamancı Özgem ve diğerleri... Sevgili kapağa da içimi döktükten sonra ayrıldık Göksun'dan. Seneye de herkesi, her şeyi bıraktığım gibi bulmak için dua ettim yolda.


Ben bu bayramı çok sevdim, çok mutlu oldum. Köy havası, köy insanı çok iyi geldi. Artık bayramlar yaza rastlıyor zaten, köyler de cıvıl cıvıl olur o vakitlerde. Bize de yol yapmak düşer sadece.. :)

6 yorum:

daryal dedi ki...

Setoşcum bu gezi pek enerjilendirmiş seni :) Okurken coşkunu avlıyor insan. Biz de sebeplenmek isteriz bu coşkudan bir ara ;)

Unknown dedi ki...

yaradı gerçekten derya.
sen de papatyaların arasından pek güzel bakıyosun beybi.. :)

drops of jupiter dedi ki...

anaaa, of nasıl içim gitti :(

Unknown dedi ki...

birlikte gideriz inşallah canım.

Adsız dedi ki...

Biz de bayramda Buyukcamurlu da idik, (ben ilk defa gidiyordum), Buyukcamurlu festivali cok guzeldi, dugunler, Buyukcamurlu'ya Tahirbey'den gelin almaya geldiler, butun koyde herhalde girip bayramlasmadigimiz ev kalmadi, hepsi akraba, heralde 500 kisi ile sarilip bayramlastim, bir aksam serefime ates basinda misir bilem yapildi :) Sevgiler, selamlar, -Nejan

Unknown dedi ki...

Goksun bu tip şeylerin hala devam ettiği yerlerden. O nedenle daha bir seviyorum oraları. Ama sen bizden şanslıymışsın Nejan. Biz pişirmek için mısır bulamadık. Mevsimi geçmiş brazcık, sizinkiler nasıl bulmuşsa, çok kıymetliymişsin demek ki.. :)