Ankara'da bir akşam üzeri.. Saat 17:50. İşyerinden çıkmama kimin nöbetçi olduğuna bağlı olarak 10 dakika veya 1 saat 10 dakika kaldı. Dışarıda inanılmaz bir yağmur var. Doluyla başladı, rüzgarla birleşip şemsiye uçurtan bir yağmur oldu. Yağmura inat seçim otobüsleri hala bağırıyor.
Evde yeterinde hava almadıklarından açmadıklarımı düşündüğüm çiçeklerimi balkona çıkarmıştım. Dün de "çiçek coşturan"lardan eklemiştim elceğizlerimle. Bunca dolu ve yağmurdan sonra çiçeklerin çoşması değil, yaprakların hayatta kalmaları bile mucize. "Murphy" her zamanki gibi tüm ihtişamıyla kendini gösterdi yine.
Dün de tam kocamla balkonumuzun sezonunu daha açamadığımıza hayıflanmıştık. Hatta balkondaki yer minderi düzeneğinden vazgeçip, içine gömülebileceğimiz bir kanepe veya salıncak alsak da koysak diye konuşmuştuk. Bir de ben korkulukları boyamaya karar vermiştim. Neyse ki bunların hiçbirini yapmayarak Murphy'e yenilmedik heheh...
Eve yürüyerek gittiğim için nasıl olsa yağmur dinene kadar çıkamayacağım. Tam kahve ve film havası. E mesai de bittiğine göre, önümdeki 1 saat 10 dakikamı değerlendireyim bari.. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder