güneşe bakmak için kullanılan özel gözlüklerden yoktu bende bugün. kardeşim "koş bi bilim teknik al" dedi ama güneş tutulurken ben dergi satan büfe arıyor olmak istemedim. önceki gece aklıma gelseydi fotoğraf negatiflerinden alırdım yanıma (eski usuller işe yarıyor:))
odtü çimenlerinde, güneş gözlüklerimle izledim güneşle ayın kapışmasını. pek bi heyecanlandım nedense! uçan hayvanlar yere konacakmış tutulma sırasında diye gazetede okumuştum, pek inandırıcı bulmamıştım. denk mi geldi bilmem ama etrafımızda yere konmuş bıdı bıdı yürüyen bi sürü güvercin belirdi o dakikalarda.
kaçırdıysanız sağlığınıza dikkat etmeye başlayın. sigarayı kesin, üç beyazı azaltın falan.. 54 yıl daha yaşamamız gerekiyormuş böyle bir olayı türkiye'den bir daha izleyebilmek için. eğer o kadar yaşarsam 80 yaşında olucam. ve eğer 80 yaşında gücüm elverirse, şöööle en güzel manzaralı yeri kapayım diyorum.. :)
29 Mart 2006
23 Mart 2006
mavi denizlere doğru..
bir gemi yolculuğuna çıkıyoruz biz.. yeni yolcularıyla, yeni diyarlara.. bir süredir gemimizin temellerini oluşturuyorduk ve sonunda 25 şubatta kapıları açıldı gemimizin. görebildiğim kadarıyla oldukça donanımlı, renkli ve bizi sonuna kadar götürmeye kararlı bir gemi bu. kocaman kanatları, dimdik yelkenleri, fırtınalarda birbirine kenetlenerek koruma sağlayacak güçlü direkleri var.
yolda bize lazım olacakları hazırlıyoruz şu aralar.. kısmetse eylül başında yola çıkmış olacağız. çoğunlukla açık mavi denizde, sakin mutlu bir seyir yapabilmeyi umuyoruz. zaman zaman dalgalarda çoşku ve heyecanla hareket edeceğiz, azgın fırtınalarla karşılaştığımızda ise gemimizi sürekli ayakta tutabilecek kararlılıkla..
yolda bize lazım olacakları hazırlıyoruz şu aralar.. kısmetse eylül başında yola çıkmış olacağız. çoğunlukla açık mavi denizde, sakin mutlu bir seyir yapabilmeyi umuyoruz. zaman zaman dalgalarda çoşku ve heyecanla hareket edeceğiz, azgın fırtınalarla karşılaştığımızda ise gemimizi sürekli ayakta tutabilecek kararlılıkla..
22 Mart 2006
çitlenbik derken???
çitlenbik bir ağaç aslında.. eriğe benzer ama çok daha küçük meyveleri olan, bol yeşil yapraklı bir ağaç. meyve derken, yenebilecek bişey değil tabi ki. çocukların kağıttan yaptıkları borularla üfleyerek birbirine tükürükle fırlattıkları cinsten sert meyveler yani.. çitlenbik ağacı ılıman iklimde yetişirmiş, susuzluğa da dayanıklıymış ama. ve işte olayın en gülümseten kısmı; çitlenbiğin sadece kafkasya'da yetişen özel bir türü varmış: celtis caucasia. kafkas çitlenbiği! çerkes kızı gibi bişey yani! :)
benim çitlenbik olmamın ise -kafkasyayla bağlantıları dışında- bu ağaçlarla bir ilgisi yok sanırım. nedenini beni böyle çağıran kişiye sormak gerekiyor aslında. neden bilmem, ben de sevdim. sevimli işte! bloguma bu ismi verecek kadar sevdim mi; henüz kararımı vermiş değilim ama başlamak için güzel bence.. :)
benim çitlenbik olmamın ise -kafkasyayla bağlantıları dışında- bu ağaçlarla bir ilgisi yok sanırım. nedenini beni böyle çağıran kişiye sormak gerekiyor aslında. neden bilmem, ben de sevdim. sevimli işte! bloguma bu ismi verecek kadar sevdim mi; henüz kararımı vermiş değilim ama başlamak için güzel bence.. :)
17 Mart 2006
yeniyim ben buralarda...
çok da tanıdık değil bu alem bana aslında.. topu topu 3 kişinin blogunu takip ediyorum. ama yine de kıskandım.. anlatmak isteyip de anlatacak insan (doğru insan), zaman (doğru zaman) bulunamadığında, anlatabilecek bir yerleri olmalarını kıskandım.. elektronik de olsa, gözlerimin anlattıklarını anlatamasa da..
nasıl başlarım, ne kadar devam ederim bilmiyorum.. göreceğiz bakalım.. :)
nasıl başlarım, ne kadar devam ederim bilmiyorum.. göreceğiz bakalım.. :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)