şimdi size yaşanmış bir iş görüşmesi anlatıyorum..
görüşmeye gidildi. fazla değil, 10 dakika gecikmeyle görüşmeci, adayı odasına çağırdı. necisin, ne yapar, ne eder, neden buraya girmek istersin tipi klasik mülakat soruları başarıyla geçildi. adaya sorulan sorular bittikten sonra başladı patron konuşmaya..
"burası bildiğin hiçbir yere benzemez. yoğunuz diyenler bizdeki yoğunluğun yanında komik kalır. burada, dışarıdaki hayatını unutacaksın. arkadaşlarınla görüşmeyi azaltacak, eşini işinle aldatacaksın. ocakta yemeğim var, evde bebeğim var demeyeceksin! erkek arkadaşın/nişanlın varsa ne ala. yoksa evde kalırsın, çünkü kafanı kaldırıp etrafa bakacak vaktin olmayacak. evleneceksen de düğününü kasımdan sonraya ertele, o zamana kadar elimizde bitmesi gereken çok önemli işler var. burdan hiç bir beklentin olmasın. mevcut kurumunda aldığın maaşı almaya devam edeceksin (ki bu meblağ yol ve yemek parasını falan ancak karşılayabilecek bir para) extra ödeme yok, öğle yemeği yok, servis yok, yurtdışı görevi yok! araban varsa iyi; zaten servis yok, çıkış saatinde araç bulamazsan sorun olmasın. burdan bekleyebileceğin tek şey bol bol iş.. git bunları evine, ailene, eşine, dostuna söyle, hepsi hazırlıklı olsun. bunlar bana uymaz diyorsan da hiç gelme!"
söylenenlerin özeti budur arkadaşlar.. iyi de ne ki bu şimdi?? felaket, doğal afet falan mı? böyle bir iş veya -iş böyle olmasa bile- böyle bir patron kabul edilir bişey mi sizce? valla benim içimden arkamı dönüp kaçmak, böyle bir olay yaşanmamış, böyle bir patron varolmamış diye düşünerek kendimi avutmak geldi. hala tam anlamlandırabilmiş değilim ama, üzerinde çalışıyorum..
29 Nisan 2006
26 Nisan 2006
olayları geriden takip etmek..
yaa düşündüm de.. bugün çarşamba ve ben şu an oturmuşum, geçen pazar ne yaptığımızı yazıyorum buraya.. biraz mantıksız mı oluyo ne?? bunun üzerine biraz düşünücem!!
ışık dağı'nda 4,5 kişi..
pazar günü, daha önce 2 kere gitmiş olmama rağmen nerede olduğunu tarif edemeyeceğim, ama kızılcahamam yolundan bi yerlerden gidildiğini bildiğim ışık dağı'na kaçtık.. trekkinge.. uzun, eski bir otobüs dolusu, tanıdık/tanımadık bi sürü insanla..
aşağıda gördüğünüz grubumuzun buçukluğunu dağ taş yürütecek halimiz yoktu heralde! buçukluk ve doğal olarak annesi-babası ile, grubun en tembelleri olarak ben ve şekerim "trekking neyimize, biz yaparız mangalımızı, etmizi yer, çimlere seriliriz" diyip, 4,5 kişi halinde gruptan ayrıldık.
ne yazık ki gitmeden önce hava durumunu dinlemeyi unutmuşuz; güneşli başlayan hava gösterdi azizliğini. sağnak yağmur altında, her 4,5 kişiye düşen 1 şemsiyeyle ve 2 kişilik ufak bir çadırla kalakaldık ortada. ama bir kere o etler alınmıştı, o çıralar hazırlanmıştı ve o mangal yapılmalıydı! şemsiyemizi mangala, çadırımızı da grubun buçukluğu ve annesine tahsis edip, pirzolamız ve köftelerimizi, domatesimizi, biberimizi pişirdik ve hatta -bu ne azimdir- soğan ve patlıcanımızı bile közledik! pek bi komik, oldukça da ıslak bi mangal keyfi oldu, çok bi eğlendim ama..
sonuç olarak; azmin elinden hiçbir şey kaçmıyor arkadaşlar ve bi de etlere yağmur suyu karışınca daha bi tatlı oluyo sanki!?!
ben bu kadar azmi işime gücüme gösterseydim, şimdiye büyükelçi olurdum! :)
aşağıda gördüğünüz grubumuzun buçukluğunu dağ taş yürütecek halimiz yoktu heralde! buçukluk ve doğal olarak annesi-babası ile, grubun en tembelleri olarak ben ve şekerim "trekking neyimize, biz yaparız mangalımızı, etmizi yer, çimlere seriliriz" diyip, 4,5 kişi halinde gruptan ayrıldık.
ne yazık ki gitmeden önce hava durumunu dinlemeyi unutmuşuz; güneşli başlayan hava gösterdi azizliğini. sağnak yağmur altında, her 4,5 kişiye düşen 1 şemsiyeyle ve 2 kişilik ufak bir çadırla kalakaldık ortada. ama bir kere o etler alınmıştı, o çıralar hazırlanmıştı ve o mangal yapılmalıydı! şemsiyemizi mangala, çadırımızı da grubun buçukluğu ve annesine tahsis edip, pirzolamız ve köftelerimizi, domatesimizi, biberimizi pişirdik ve hatta -bu ne azimdir- soğan ve patlıcanımızı bile közledik! pek bi komik, oldukça da ıslak bi mangal keyfi oldu, çok bi eğlendim ama..
sonuç olarak; azmin elinden hiçbir şey kaçmıyor arkadaşlar ve bi de etlere yağmur suyu karışınca daha bi tatlı oluyo sanki!?!
ben bu kadar azmi işime gücüme gösterseydim, şimdiye büyükelçi olurdum! :)
22 Nisan 2006
cumartesi günü n'apıyorum?
bugün cumartesi. normalde saat 11 gibi kalkar, kahvaltı-hazırlanma falan derken saati 1 yapar, 2 gibi de süper gezenti bir gün geçirmek üzere kendimi dışarıya atardım. ama ben bugün naapıyorum? akşama kadar evdeyim ve ders çalışıyorum. (nedenini sormayın, uzun mesele..) akşam saatlerinde ise kafamı dağıtmak üzere belki 1-2 saat tunalıda falan turlayabilirim.
ama nereye kadar bu çile? cumartesi günü çekmekte olduğum bu çilenin acısını yarın çıkarmayı düşünüyorum..:) yeşil çimenler ve şehirden uzak mis gibi havayla ilgili planlarımız var yarın. bahar gelince yapmayı en sevdiğim şey yani!!
sonrası.. sonrası pazartesi.. :(
ama nereye kadar bu çile? cumartesi günü çekmekte olduğum bu çilenin acısını yarın çıkarmayı düşünüyorum..:) yeşil çimenler ve şehirden uzak mis gibi havayla ilgili planlarımız var yarın. bahar gelince yapmayı en sevdiğim şey yani!!
sonrası.. sonrası pazartesi.. :(
hisselerim tavan yapmış!!!
neeeeee, nassı yani?!?!?!? farkında olmadan halka açılıvermişim ben??? inanamıyorum size yaaaaaaa arkadaşlar.. çooooooooook hızlısınız!! ben nerde hata yaptım??? :))
ehe :D ama pek de güselmiş bööle birilerinden bana özel mesajlar almak, pek bi havalara girdim yaa.. hepiniz pek bi şekersiniz yau! artık bu gazla her gün birkaç post atarım ben heheyyytt..:)
ehe :D ama pek de güselmiş bööle birilerinden bana özel mesajlar almak, pek bi havalara girdim yaa.. hepiniz pek bi şekersiniz yau! artık bu gazla her gün birkaç post atarım ben heheyyytt..:)
20 Nisan 2006
halka mı açılsam??
ben böyle kendi kendime takılıyorum buralarda.. kendim yazıyorum, dönüp kendim okuyorum. bir de kendi kendime yorum yazmaya başlayıp da tam psikopat haline dönmeden halka mı açılsam diye düşünmüyor değilim hani.. böyle kaçamak takılmak da fena değil aslında, nasıl olsa kimse okumuyor diye yazıyosun. öyle pek okunası bişey yok ama, hatta bir süre sonra hiç yazmayabilirim de. ama birkaç deneme mi yapsam ki? bak kurt kemirmeye başladı işte, gıcık!!! söylesem mi ki bikaç kişiye.. neyse, dur bakalım..
bir garip haller..
bugünlerde bişeyler oluyor bana.kafamda binbir türlü fikir uçuşuyor. ama bir türlü hangi fikri seçeceğime karar veremiyorum. bahardandır, demeyin ama.. bahardan değil benimki, bazı dertlere bazı köklü çözümler aradığımdan ve artık bulmak zorunda olduğumdan.. yakın zamanda büyük farklılıklar olabülüüü bende haberiniz olsun..
ve her durum için söyleyecek bir sözü olan mfö'den:
bir garip haller içinde halimm, seni sevmeye hüküm giydim..
ve her durum için söyleyecek bir sözü olan mfö'den:
bir garip haller içinde halimm, seni sevmeye hüküm giydim..
12 Nisan 2006
kırgınlık ve sonrası...
kaçan keyifler, hafif bir kırgınlık.. sonrasında “üzülmemen için her şeyi yaparım” sözlerini duymak ise bütün acıyı, sancıyı, kırgınlığı, öfkeyi alıp götüren bişey.. “çoğu kimse söyler bunu, ama değişen bir şey olmaz” diye düşünebilirsiniz. evet çoğu kimse söyleyebilir bunu, ama o söyler ve yapar da..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)